Afetlerin Çocuklar Üzerindeki Psikolojik Etkileri Nelerdir?
Travma, beklentilerin dışında gelişen ve bireylerin olaylarla baş etme kapasitesini aşan durumlardan doğar. Amerikan Psikiyatri Derneği, travmayı “insan deneyiminin ötesinde seyreden olaylar” şeklinde tanımlar. Aniden gelişen ve bireyleri çaresiz bırakan travmatik olayların başında elbette doğal afetler gelir. 6-7 Şubat 2023 tarihlerinde ülkemizin 11 ilini ve 4,6 milyonu çocuk olmak üzere 15,4 milyon kişiyi etkileyen depremler de bunun örnekleri arasındadır. Toplumun genelinde derin üzüntü yaratan bu doğal afetin bilhassa depremzede çocukların psikolojisinde çeşitli olumsuz etkilere neden olması muhtemeldir.
Tam da bu noktada afet sonrası çocuk psikolojisi konusunun önemi ortaya çıkar. Zira afet döneminde çocuk psikolojisinde bazı travmaya bağlı belirtiler gözlemlenir. Afetlerin çocuklar üzerindeki etkilerinin başında regresyon gelir. Özetle regresyon, kazanılmış becerilerin gerilemesi ya da tamamen kaybedilmesidir. Örneğin; 3-6 yaş çocuklarda parmak emme, emekleme ve konuşmayı reddetme gibi belirtiler açığa çıkar. Ayrıca depremin çocuklar üzerindeki etkileri arasında; aşırı ağlama, ebeveyne bağımlılık, titreme, irkilerek uyanma, karanlıktan ve seslerden korkma gibi farklı semptomlar da bulunur.
Afet Sonrası Çocuklarla İletişim Kurma Yolları
Afet sonrasında çocukların görünmeyen yaralarını sarmak için yetişkinlere kritik bir rol düşer. Bu süreçte henüz afetlerin ne olduğunu kavrayamayan ve beklenmedik olaylarla başa çıkma kabiliyeti gelişmeyen çocuklarla iletişimin önemini es geçmemek gerekir. Öncelikle travmatik durumlara her çocuğun farklı tepkiler verebileceğini bilmekte yarar vardır. Örneğin; bazı çocuklarda içe kapanma eğilimi gözlemlenirken bazılarında travmaları günlük hayata yansıtma gibi belirtiler oluşur. Yetişkinlerin afetlerin çocuklar üzerindeki etkilerini hafifletmek için izleyebileceği iletişim kurma yolları aşağıdaki gibidir.
- Öncelikle çocuklara deprem farkındalık eğitimi verilmelidir. Böylece afet döneminde çocuk psikolojisini desteklemenin ilk adımı atılır.
- Çocuklara korku ve kaygı gibi duygular hissetmelerinin normal olduğu anlatılmalıdır. Bu hislerin geçici olduğu belirtilmeli, duygu ve düşüncelerini dilediği gibi paylaşması söylenmelidir.
- Afetlerin çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmak için onlarla iletişim kurarken daima sakin ve şefkatli bir tutum izlenmelidir.
- Çocuklarla göz teması kurarak ve söylediklerini özenle dinleyerek iletişime geçilmelidir.
- Konuşmak istemeyen çocuklar zorlanmamalı, onlarla resim yapma ya da oyunlar oynama gibi alternatif yöntemlerle iletişim kurulmaya çalışılmalıdır.
Afet bölgesinde yaşayanlar kadar felaketlere medya kanalları üzerinden maruz kalan çocuklarda da travmalar oluşabilir. İkincil travma olarak adlandırılan bu durum, doğal afetlerin psikolojik etkilerinden biridir. Bunu önlemek için çocukların televizyon ve sosyal mecralardaki travmatik görüntülerden mümkün mertebe uzak tutulması gerekir. Söz konusu görüntülerden dolayı etkilenen çocuklara ise afetleri oyunlarla anlatabilir, birlikte deprem çantası hazırlama gibi aktiviteler yapabilirsiniz.
Adaptasyon Sorunları ve Sosyal İlişkilerde Yaşanan Zorluklar
Tıpkı yetişkinler gibi çocuklar da zaman zaman değişen koşullara ayak uydurmakta zorlanır. Özellikle afetlerde evini, yakınlarını, okulunu ve arkadaşlarını kaybeden çocuklarda adaptasyon sorunlarına rastlanır. Genellikle bu sorun kendisini; agresiflik, utangaçlık, endişe ve özgüven problemleri şeklinde gösterir. Yeni düzenine uyum sağlamakta güçlük çeken çocukların sosyal ilişkilerinin zayıflaması muhtemeldir. Ayrıca sosyal ilişki kurmakta zorlanan çocuklarda öğrenme güçlükleri de meydana gelebilir. Söz konusu problemlerin çocukların hem günlük hayatını hem eğitim süreçleri olumsuz etkilediğini söylemek mümkündür.
Çocuklara Deprem Nasıl Anlatılmalıdır?
Deprem ve çocuk konulu araştırmalar, bu doğal afetin psikolojik açıdan oldukça yıkıcı sonuçlara yol açtığını ortaya koyar. Afet döneminde çocuk psikolojisinde meydana gelen güvensizlik ve belirsizlik hislerini azaltmanın yolu ise elbette doğru iletişimden geçer. Afetlerin çocuklar üzerindeki etkilerini hafifletmek için onlara deprem gibi olguları uygun bir dille anlatmak gerekir. Çocuklarda deprem korkusunu önlemek için dikkat edilecek hususlar şöyledir:
- Öncelikle çocuklara, “Depremi biliyor musun?” ve “Depremler hakkında ne düşünüyorsun?” gibi basit sorular yöneltebilirsiniz.
- Söz konusu sorulara verilen cevapları dikkatle dinledikten sonra, depremin ne olduğunu yalın ve açıklayıcı bir dille anlatabilirsiniz.
- Tekrar tekrar sorulan sorulara, aynı minvalde cevaplar vererek çocuğunuzun deprem olgusunu kavramasını sağlayabilirsiniz.
- Çocuğunuza depremi anlatırken yaşına uygun yöntemlerden yararlanabilirsiniz. Örneğin; okul öncesi çocuklar için deprem eğitiminde aktivitelerden ve oyunlardan destek almanız mümkün olur.
Okul çağındaki çocuklar için depremi anlatırken nispeten daha açık olabilirsiniz. Yani depremi oluşturan süreçlerden ve bu doğal afetin duygusal boyutundan bahsetmeniz uygundur. Ancak burada çocukları aşan bilgilerden ve abartılı cümlelerden kaçınmak son derece önemlidir. 10 yaşındayken 1998 Adana depremine yakalanan bilim gönüllüsü Cihan Özalevli, dayısının bilinçli yaklaşımı sayesinde yaşadıkları travmatik günleri nasıl atlattığını aktarıyor.
Özalevli, “Deprem bitmişti ama panik devam ediyordu. Dayım, bulduğu bir dal parçasıyla yere fay hattını çizerek bana depremin nasıl olduğunu anlattı. Neler yaparsak ve binaları nasıl inşa edersek depremden zararsız kurtulabiliriz gibi konulardan bahsetti. O gün, depremin afete dönüşmek zorunda olmadığını anladım.” sözleriyle çocuklara depremi anlatmanın önemini ortaya koyuyor. Ayrıca Özalevli, bu sayede depremin kendisi adına bir travma hâline gelmediğini hatta bilime olan merakının temellerini attığını belirtiyor.
Afetlerin Eğitim Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
Eğitim yuvası olan okul, çocukları akranlarıyla bir araya getirir. Çocuklar, okulda yeni bilgiler öğrenmenin yanı sıra sosyal ilişkiler kurar, hayal gücünü besler ve enerjisini atar. İşte bu sebeple afetlerin eğitim üzerindeki etkilerini göz ardı etmemek gerekir. Deprem sonrası çocukların okul hayatının aksaması, afetlerin psikolojik etkilerini derinleştirebilir. Sosyal ortamlarından uzak kalan çocuklarda içe kapanma, olumsuz düşünme ve motivasyon kaybı gibi belirtiler gözlemlenir. Bu nedenle çocukların psikolojik sağlığı için afet sonrası eğitime dönüş çalışmalarına vakit kaybetmeden başlamak mühimdir.
YGA bilim atölyeleri, afetlerin eğitim üzerindeki etkilerini azaltmaya yardımcı olur. Bu atölyelerde moderasyon eğitimi verilmiş öğretmenler, sivil toplum kuruluşları ve şirketlerle ortaklaşa bir çalışma yürütülür. Bilim insanları tarafından bilgilendirilen gönüllüler ve ders müfredatına dâhil edilmiş atölyeler sayesinde çocukların eğitim süreci desteklenir. Böylece Prof Dr. Acar Baltaş’ın “Ruh sağlığını korumanın en önemli adımı, anlamlı bir üretim içinde olmaktır.” sözünü, çocukların dünyasına uyarlamak mümkün hâle gelir.
Fiziksel ve Psikolojik Olarak Afetlerden Etkilenen Çocuklara Yardımcı Olmak için Neler Yapılabilir?
Deprem sonrasında çocukların psikolojisini desteklemek için sabırlı ve anlayışlı olmanız bir hayli önemlidir. Afetlerden etkilenen çocukların travmalarını hafifletmenin bazen uzun sürebileceğini unutmamanızda yarar vardır. Ayrıca çocukların bugünü ve geleceği için önem taşıyan eğitim faaliyetlerini de göz ardı etmemek gerekir. Afet döneminde eğitimi ve çocuk psikolojisini desteklemek için göz önünde bulundurabileceğiniz hususlardan bazıları şunlardır.
- Afet döneminde çocuk psikolojisini korumak için destek hizmetlerinden yararlanabilirsiniz.
- Grup etkinlikleriyle çocukların sosyal gelişimini destekleyebilirsiniz.
- Yaratıcı ifade yöntemleri sayesinde çocuklarla etkili iletişim kurabilirsiniz.
- Güven veren cümlelerle çocukları duygularını ve düşüncelerini paylaşmaya teşvik edebilirsiniz.
- Eğlendirirken öğreten eğitim aktiviteleriyle çocukların gelişimine katkı sağlayabilirsiniz.
Afetlerin çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmak için normal hayata dönmeye yönelik adımlar atmak gerekir. Normale dönüşün yolu ise duygulara ve düşüncelere alan açmaktan geçer. Yani öncelikle çocukların kendilerini anlaması sağlanmalı, ardından eğitim aktivitelerine ve günlük rutinlere geri dönülmelidir.
Normal Yaşama Dönüş: Afet Sonrası Eğitim Devamlılığının Önemi
Eğitimin devamlılığını sağlamak, afet sonrası normal yaşama dönüşün anahtarlarından biridir. Zira eğitimin çocukların bilişsel gelişiminden sosyal becerilerine kadar pek çok süreçte rol oynadığı bilinir. Özellikle afetlerden dolayı güven ve kontrol duygusu zarar gören çocukları, oyunla eğitim yöntemleriyle normale adapte etmek bir hayli önemlidir. Ayrıca bu süreçten ikincil travmayla etkilenen çocuklarda afet bilinci eğitiminden destek alınması da başvurulabilecek yöntemler arasındadır.
YGA’nın Afetzede Çocuklara Yönelik Eğitim Çalışması: Bilim Atölyeleri
Vicdanlı, faydalı ve donanımlı gençler yetiştirmeyi hedefleyen YGA, bilimin deprem ve çocuk psikolojisindeki önemini ortaya koyar. YGA projeleri arasında yer alan bilim atölyeleri, afetlerin çocukların öğrenme ve keşfetme hevesinde derin yaralar açmasını önler. YGA Bilim Seferberliği kapsamında sunulan setler sayesinde çocuklarda bilimin her türden felaketin üstesinden gelebileceği bilinci oluşur. Böylece çocukların bilimin rehberliğinde daha güzel bir gelecek inşa etmeye olan inancı artar.
Bilim Seferberliği Projesi Kapsamındaki Bilim Atölyelerinin Kapsamı ve Amaçları
Young Guru Academy (YGA) olarak insanlığa faydalı projeler tasarlayan ve problemlere köklü çözümler getiren çift kanatlı gençler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Donanım ve vicdanı temel alan “Çift kanatlı gençler” mottomuzun temeli, erken yaşlardan itibaren çocuklara bilim tutkusu aşılamaktan geçiyor. Bu kapsamda başlattığımız bir sosyal sorumluluk projesi olan Bilim Seferberliği, çocukların geleceğe yönelik teknolojilere ilgi duymasını ve bilimsel bir bakış açısı kazanmasını sağlıyor.
Bilim atölyelerini hayata geçirme amacımız, afetlerin çocuklar üzerindeki etkilerini azaltmak. Bu atölyelerde afet döneminde çocuk psikolojisini vicdanlı bilimle iyileştirmeyi hedefliyoruz. Bilim atölyelerinde 10-12 yaş aralığındaki çocuklara, elleriyle geliştirebilecekleri projeler üretme fırsatı sunuluyor. Çocukların problem çözme becerilerini geliştiren bilim atölyeleri, aynı zamanda geleceğin çift kanatlı gençlerine özgüven ve umut ışığı da veriyor.
Member discussion